Epeydir yazmıyorum!
Boluspor’la ilgili görüşlerimiz anlamsız kırgınlıklara sebep verdiği için!
Eleştirmeyi sevdiğimiz kadar eleştirilmeyi sevmiyoruz toplumca!
İki hafta üst üstte hezimet olunca;
Artık dayanmadı bu taraftarda!
Boluspor’u yönetmek zordur!
İmkanları küçük, her daim hedefleri büyüktür!
Efsane geçmişi; hayalleri hala hem yüksek hem de taze tutar!
Bunca sene bu ligde kalmanın kıymeti bilinmeliyken
Yoksa çoktan salınıp giderdi alt liglere bu modda!
Hal böyle olunca;
Kim bu gömleği giyerse yöneteyim diye
Acı çeker hem maddi hem manevi kararınca!
Bu zorluklara rağmen bir şeyi eksik bırakmazsınız
Ama böyle saçma sonuçlar olunca
Acınız katlanır, duygularınız pişmanlığa yaslanır!
Hayatta en kötü şeylerden biri verme-alma dengesinin kurulamamasıdır!
Yönetim bir taraftan söz verilen kamu desteğinin gelmediğini ilan ederken, bir taraftan da eski temliklerle uğraştığından yakınıyor!
Sonra bir haber; “profesyonellerin tüm alacakları ödendi!”
Gelir kalemi bu kadar kötüyken, bu haber çok kıymetli!
Kime?
Bu işten ekmek yiyenlere!
Kendi sahasında geçen hafta beş
Bu hafta dört yiyebilen kardeşlere!
Yaptığınız spordur; yenmek de var yenilmek de!
Ama ben veriyorum, karşılığında aldığımsa bir deste gol!
Oldu mu şimdi bu?
Hadi diyelim geçtiğimiz hafta on kişi kaldınız, bozuldunuz diyelim bir şekilde!
Bu hafta eşit maçı tamamlarken beş yemek de ne?
1-0, hadi diyelim 1-2…
Derim ki kora kor mücadele oldu!
Onların da motivasyonu final gurubuydu!
Ama kendi sahanda, ramazan günü kendi seyircin önünde plaka yazdırmak da ne ya?
Geçen hafta da beş yemişken!
Sende onbir kişisin, karşı tarafta…
Dışarda yürüyüşün, oturuşun, kalkışın; ben büyük topçuyum havasında!
Eeeee, o zaman?
Hoca kötüymüş, oymuş, buymuş; olabilir de!
Ama ne olursa olsun bu yenilgi hocanın değil bir şekilde asılır, asılmalı oyuncuların boynuna!
Kendinize gelin beyler;
Tabi ‘biz topçuyuz’ diyorsanız delikanlıca!
N.Y.