Her halde ilk defa bir başkan adayı;
Aynı siyasi görüşte olmamasına rağmen,
Listesinin başına “kulübün borcu Bolu’nun borcudur” diyen Belediye Başkan Yardımcısını alarak,
Bizzat Başkan’ın kendisinden, “tahmin edemeyeceğiniz kadar yanınızda olacağım, asla yalnız değilsiniz” desteğini açık ve net duyarak,
Ve tüm bu taahhütleri görüntülü bağlantıda bizzat başkanın ağzından duyurma şansıyla basını şahit tutarak,
Huzur içinde aday olduğunu açıklamış oldu.
Bulunulan son durumu düşünürsek, bu destek hem önemli hem de oldukça gerekliydi.
Geçmişte olduğu gibi “ben bu görevi istemeden aldım” yerine bu sefer “kulübü sahipsiz bırakamazdım” kullanıldı!
Doğru, bu kulübü istenilmesede veren ya da sahipsiz bırakmamayı cesaretlendiren bir otorite vardı; o da her zaman belediye ve onun başkanıydı!
Demek ki kulübün esas sahibi orasıydı!
Olması da normal değil mi?
Eğer belediye Bolulularınsa, Boluspor’un da kime ait olduğu sabitse, onsuz bağış toplamak, sponsorlar bulmak zorsa...
Hal böyle olunca; oranın desteğini almadan alınmayan ya da sahip çıkılmayan kulübün, yönetim biçimi ve kurgusundan başlayarak, tüm görüntüsünün esas belirleyicisinin yine oranın olması oldukça doğal ve normal!
O otoritenin kararlarından biri olan, her görüşten ve geçmiş yönetimden olan isimlerin oluşturduğu bir listenin onay alması ve başına Sayın Abdullah Abat’ın konması oldukça zeka ürünü!
Tanju Başkan böyle yapmakla toplumun tüm yelpazesine mesaj vererek, kendi desteğini vermenin yanında, iktidarın esas sahiplerine “ben destek verdim sizde vereceksiniz” baskısını ortaya koyma imkanı bulmuş oldu.
Boluspor özneyse, yapılan hamlelerin hepsi doğruydu!
Tabi ki Abdullah Abat’ın tecrübesi ve seçimi de...
Şimdi göreve getirilecek hoca, iç transferle beraber gerçekleştirecek birkaç dış transfer, bu sezon neyin hedeflediğinin ip uçlarını camiaya vermiş olacak.
Sadece ekonomik iyileştirme mi ilk hedef olacak ya da sportif başarı mı hep beraber görmüş olacağız!
Ancak Abdullah Başkan’ı tanıdığımız kadarıyla, sadece mali iyileştirmenin peşine düşeceğini düşünmek pek doğru olmaz. Çünkü sadece onu başarmış olmak, kendisini karakter olarak asla doyurmayacaktır.
Kulübün özellikle takımdan sorumlu yöneticisinin dışında görev yapan ve genellikle futbolun içinden gelenlerin tercih edildiği maaşlı kadro geçmişte olduğu gibi tekrar doldurulacaktır.
Bu, hem geçmiş dönem kalkmasına neden olan teknik direktör-yönetici kimliğinin ortadan kalkmış olması hem de seçilen yönetimin içinde böyle birinin yer almamasından dolayı gerekli!
Ne yaptığını bilen ve tam destek açıklaması yapan otorite, tecrübeli ve vitrin odaklı bir Başkan, renkli, heyecanlı ve toplumu tam temsil etmeye hazır ama birkaç isim dışında nasıl bir performans sergileyeceği merak konusu olan kalabalık bir yönetim kurulu...
Ekonomik koşullar, pandemi ortamı, ligin başlamasına kalan kısa süre...
Oldukça heyecanlı, hareketli ve renkli bir sezon bizi bekliyor.
Her şeyin camianın gönlüne göre olması dileğiyle!