Biri daha gitti puansız, kaldı 17 maç. 17 maç çabuk geçer, kırkından sonra zaman nasıl geçer bilinmez. Önümüzdeki dikenli yolda her kilometre taşı ayrı bir telaş.
Bir puan olsa alsaydık iyiydi, ama olmadı.
Futbol şansı bu kez de rakipteydi.
Besim hoca “ısınacağız, ileride daha iyi olacağız” diyor ama Hocam; sezonun başında değiliz ki.
Belli ki Hocamız rahat, rahatlığı bize de yansır inşallah.
Baksanıza; Sercan kulübede, Cemil sağbekte onun yerinde. Sezon başı adam dener gibi. Hâlbuki Cemil yerinde, Sercan sağbekte olsa; belki de adam Cemil’in arkasına topu bu kadar rahat atıp geçemeyecek, ortayı yapıp onun olduğu bölgede golü yaptıramayacak. Yapılan kesmeden sonra top altı pasın önüne inerken bir bakın Dixon ve Zlatkov nerede.
İri kıyım santraforları bomboş kafayı vursun, Efe adrese gönderilmiş topu bomboş önünde bulup doksanın ağını alsın, sonra; “önce Atacan, sonra tutacan” diyeceksin ha! Bu büyük haksızlık… Bence öyle değil adamları boş bırakmayacan.
Nasip buymuş, her neyse.
Yeni transferlerden Adem iyi adam, Tenten bildiğimiz gibiyse oda yararlı olur. Olur olmasına da takıma biran önce uyumları çok önemli. O da hocanın işi.
Şimdi sağda solda yapılan yorumları duyuyorum; “çok iyiydik, böyle olursak kurtarırız” Aç tavuk kendini buğday ambarında hissedermiş misali kendimizi kandırmayalım. Dünkü Adana takımı berbat mı berbat. Stoperleriyse evlere şenlik… Düşününki Emrah arkası dönük stoperin önünden topu alıp dönüyor, adam eli yerde ayakta kalmaya çalışıyor. Bu ligde öyle adamı döndürecek kötülükte zor stoper buluruz, rakipte. Hal böyleyken meseleye daha ciddi bakmak, g&oum