Yarı final travmasına birde Gazişehir eklendi.
Umduğumuzu yine bulamadık, yine bir finali; finalist gibi oynayamadık.
Finallerin bacağı kısa, bu yüzden telafisi yoktur. Dolayısıyla her şeyi en ince detayına kadar dizayn etmelisiniz.
Baştan beri bu final hayalinin Erzurumspor-Gazişehir üzerine kurulabileceğini geçmiş tecrübelerimizden dillendirdik. Gazişehir maçlarının ilk ayağında başa gelenler ve sonuç; zaten iç saha fobisi olan takımımızı oldukça zor duruma düşürmüştü. Nispeten daha temiz iç saha mücadelesinden sonra korktuğumuz başımıza geldi ve Bursa hevesimiz kursağımızda kalıverdi.
İlk maçta psikolojik ve mental hazırlığının; bir final maçına göre, maç öncesi ve sonrası görülen eylemlerimizle eksik olduğunu belirttik. Maçın finale çıkması daha çok istenen rakibimizin bu özelliği üzerine kurguladığını, bu nedenle psikolojik hazırlık ve mental antremanlarını yapacağımıza, bir piknik havasında oyuncularımızı rahatlatmayı daha uygun gördüğümüzü dillendirdik.
Halbuki kararlı olma, risk alma, yerinde ve akıllı agresiflik gösterme, takımın tamamı için hareket etme, başa gelen haksızlıklara karşı sabırlı olma gibi finale yakışır mental hazırlıklar kapalı kapılar arkasında yapılmalıydı.
Kendi sahamızdaki maçta; oyuncuların ikili mücadeleyi kaybettikten sonra mücadeleye devam etmeme, isteksiz davranma, kendi yeteneklerinden şüphe etme görüntüsü verme, şut atmaktan korkar gibi davranma, özellikle ilk yarı ne yaptığını bilmeyen duruşuyla konsantrasyon yoksunluğu gibi olumsuz eğilimlerde oldular. Buna birde lig maçlarında oynamayan Santos, yerinde oynamadığından mıdır bilmem çıktığı dakikaya kadar göz yumulan Göksu, birbirleriyle hiç bir bağlantı kuramayan orta saha kurgusu, oynaması gereken oyuncuların kulübede oturuyor olması eklenince talihsiz durumla karşılaşıverdik.
Böyle bir kadronun final maçına çıkması, ofansif hareketlilik getirecek oyuncuların ikinci yarı düşünülmesi eylemleri teknik heyetin işi olmasından, kafalarındaki hangi senaryoya göre bu seçenekleri seçtiler açıkçası çok merak ettim.
Ama yine kapalı kapılar arkasında rahat bırakılıp, daha doğru kadroyu çıkartabilecek senaryo ve bunu yansıtmaya yardımcı olacak mental antremanları yapamadılar diye düşünüyorum.
Onikinci adamın çok önemli olduğu iç saha final ayaklarında, taraftarın birlikte hareket ederek oluşturdukları ambiansla, “gerekirse gök kubbeyi başlarına yıkarız” edalarının arasındaki ince çizgiyi düşünmeden yapılan üst perde beyanatlarının hem maç içi hem de maç sonrası nelere mal olduğuna hep beraber şahit olduk.
Artık bu finalde geride kaldı. Bir kez daha tecrübe ettik. Yanlışlarımızdan ders almak, doğrularımızı geleneksel hale getirmekten başka çaremiz yok.
Eleştirmenin kolay, icraatın zor olduğunun da altını bir kez daha çizerek, bu işi seven Başkan ve ekibine yaşattıkları heyecan için bir kez daha teşekkür ederiz.