Kimse bilmez,
Alp’in transferinde kendi gelemediği için bana vekâlet yolladığını. Hani şu köşe yazılarımın üstünde, bir şey yazıyormuşum gibi sürekli çıkan bir resimim var ya; mavi gömlekli. İşte o, güya onun imza töreninde çekilen resimdir. Ondandır Alp’i kendime yakın görürüm. Diğer giden oyuncularımızdan sonra, onun adı da Göztepe ile anılınca; dayanamadım açtım telefonu, “Sakın gitme oğlum! Senden daha iyi İzmir’i bilen olmaz, genç oyuncuyu yer bitirir orası!” dedim. Oysaki Altay’da yetişti, orada o kadar oynadı ama geldi Bolusporlu Alp olmadı mı?
Bugün baktım Veli ve Onur’a; “Bunlar bizim eski oyuncularımız mı?” diye. Ben tanıyamadım, tanıyabilen varsa söylesin. Sen bırak Bolu’daki oksijeni, kökezi; çık git Kordon’a. E ben size ne diyeyim? Rahat battı.
Aslında ne yalan söyleyeyim, maça giderken mağlubiyete bile hazırladım kendimi. Olmadık daha, çünkü daha hazır değiliz. Karşımızda da isim olarak güçlü; fakat dibe vurmuş Göztepe var. Korktum açıkçası çıkış maçları olmasından.
Ama dedim ya; Göztepe takımını değil, oynayan isimli oyuncuları tanıyamadım. Çok kötüydüler. Bir tek yabancı sol beklerini beğendim. Çok diri ve iyi oyuncu…
Sahadaki oyuncularımız, tribünler gibi çok istekliydi bugün. İyi niyetli başladılar oyuna. Tek yadırgadığım; Beşiktaş maçında çıkardığı oyundan sonra, ilk on birde olmasını beklediğim genç Emre’nin ilk on birde olmayışıydı. Hâlbuki bu oyuncu, olası bir puan kaybında teknik heyet ve camianın sigortası gibiydi. Allah’tan üç puanı aldık da sigortaya gerek kalmadı.
Cafercan’ın hakkını yememek lazım. Olmadık gollerle bize üç puan kazandırdı. Hani derler ya; “Bu adam topçu”. İşte öyle. Allah vergisi bir yeteneği var. Geçen sezon, anlamsızca ikinci yarı Giresun’a kiralandı. Yok efendim tembelmiş, yok efendim antrenman yapmazmış, falan filan. Adam işini yapıyor mu? Yapıyor. E o zaman? Yöneten kapris yapacak ya; Sergen’