Büyük dediğimiz kulüpler bile çok huzursuz.
Durumlarını geçmiş senelerle karşılaştırdığınızda çok net olarak hissedebiliyorsunuz.
Hepsi geçmiş senelerin cari açıklarıyla boğuşuyor ve bir taraftan da bulunduğu sezonun giderleriyle. Camialarına karşı başarılı olmak zorunluluğunu da diğerlerine eklersek varın siz düşünün hallerini.
Aziz Yıldırım’ın “Başkanlığı bıraktım, her gün bir milyon dolar aramaktan kurtuldum” cümlesi aslında kulüplerde sorunlarla boğuşma zaman aralığının günlüğe düştüğünün kanıtı gibi.
Malatya maçından sonra konuşan Şenol Güneş’in “kazanmak için iyi futbol lazım, onun içinde kusursuz çim” serzenişi aslında bir sezon önce istediği gibi olan çimin üç kuruş kazanç uğruna bir konser etkinliğine kurban edilmesinin bir isyanı.
Büyük dediğimiz kulüp kazanç uğruna bir sezon üstünde mücadele vereceği çimin bozulmasına göz yumarken, diğerlerinin de sahalarının perişan durumunu gördüğümüzde bakıma bütçe ayıramadıklarını görüyoruz.
Kısaca ekonomik buhranın getirdiği günü kurtarma derdi, sezon için olmazsa olmazları bile ikincil duruma atmış durumda.
Böyle bir ortamda alttan gelip süper ligde kalıcı olmak; ciddi bir planlama, öncekilerin yaptıkları hataları yapmamayı gerektirir.
Onunla birlikte haddini bilme, çok önceden başlanması gereken işler, yerinde ve zamanı iyi ayarlanmış görüşmeler, iyi pazarlanacak sponsorluklar, çalışmayan dinamikleri harekete geçirecek şehir heyecanını tetikleyen rehberlik hizmetleri gibi alt alta çoğaltılabilecek eylemlerin çok önceden planlanarak devreye sokulması oldukça önemli.
Belli ki bir deneme yapacağız. İnşallah.
Dörte dört öyle böyle oldu dedik ama beşte dörtbuçuk artık bizi bu sezon ve sonu için farklı düşüncelere sevk etmeye başladı diyebilirim. Tamam sezon daha çok uzun ama kazaya uğrasak bile yapılacak hazırlık çalışmaları hiç boşa gidecek şeyler değil, şimdiden çalışmaya başlanmalı.
Şimdi duyuyorum “ya 10 kişiyi yenemedik, sen ne diyorsun?” diyenleri. Cevap; hep yenecek değiliz ya! Hem bak yenilmedik. Beş maçta 13 puan çok iyi, yenilmezlikte alışkanlık olmak üzere. Adana da bu hafta galibiyet almışken kendi evinde rahat çıkıp puanları bize verebilir. Umarım da öyle olur.
Eleştirilere bakıyorum, gol olmayınca Özgürcan ya da Mustafa üzerine kurgulanmış. Yine altını çizerek söylüyorum; rakip olsam sahada kötüde olsa Özgürcan’ı istemem. Çok güçlü ve yıpratıcı bir oyuncu, unutmayalım. Umut bu maça kadar kötü değildi ki! Evet Özgürcan artık gole gitmeli, tutukluluğunu gidermeli. Umut tecrübesiyle daha çok sorumluluk almalı ama bir takım olarak bunca puan alan ve üste yazdıklarımızı daha sezon öncesi bize hissettiren bir gruba böyle ufak tefek kazalarda isim de vererek acımasızca eleştirmek moral bozmaktan başka bize bir şey kazandırmaz.
Yeni katılan oyuncuların uyum sürecini atlatmasından sonra oluşacak kadro derinliğimiz oldukça ümit verici. Hepsi bizim ve bu çocuklarla bu yolda yürüyeceğiz. Ara sıra gününde olmamaları çok anormal değil, bunlarda insan sonucunda.
Evet bencede girdiğinde oyuna hareket getiren Melih sahada olmalı ama bütün hafta boyunca takımla beraber olan daha da ötesi rakibin