Yazık oldu, bu deplasmandan üç puan çıkmalıydı.
Hadi İskender gene kendini bulamadı diyelim, peki hakemin ofsayt gerekçesiyle vermediği gole ne demeli?
Hani pozisyon ucu ucuna olsa, “O da insandır, gözünden kaçırmıştır.” diyeceğiz; ama görmedin mi adam bir kaç metre geride be mübarek, böyle hata olur mu?
Oldu işte.
İskender biraz gününde olsa, şansı biraz yaver gitse, belki de bu talihsizliği bu kadar konuşmayacağız; ama “o da birkaç kere ıska geçti, birkaç kere kötü vurdu” derken defansta yaptığımız hatayla bir puana razı olduk.
İskender’in gününde olmadığını söylüyoruz; ama onu hemen hemen geldiğinden beri ifade ediyoruz. Onun geçmişi bilinmese, bu kadar sabırlı davranılır mı bilmem; ama bildiğim tek şey, takımı için bir an önce toparlanması gerekliliği. Ekstra çalışmalı İskender. Bence dediği kadar güçlü de değil ya da sahada bize öyle görüntü veriyor.
Onun dışında, kadro yine aynı deplasmanda… Sahaya çıkabileceklerin en iyisi aslında… Mücadele ilk maçtaki gibi, iyi niyetli ve devamlı… Sorun yok.
Ancak dikkatimi çeken tek şey; Alp ve Fatih Şen’in defans dörtlüsünün önünden ayrılıp, ofansif varyasyonlara pek de katılmaması. Sanki birinci bölgeyle üçüncü bölge arasında bir kopukluk var gibi. Ama bu durumu; takımı ilk kez deplasmana çıkan teknik heyetin taktik anlayışına bağlamak lazım herhalde.
Tüm bunlara rağmen; “İleride İskender kanada açılır da genç Emre forvet arkasına sokulur mu?” diye düşünüyoruz kendi kendimize. Yanlış anlaşılmasın, bizimkisi sadece izleyici fantezisi.