Boluspor hepimizin ortak paydası,
Boluspor sevgimiz, derdimiz ve gerçeğimiz değil mi?
Sevenler olarak kendimizi bir şekilde O’nun binlerce hücresinden biri olarak görüyoruz.
Her hücresi çok değerli olduğu için, Boluspor’u büyük biliyoruz.
Sağlam hücrelerin birleşmesiyle de ortaya,
Hasretimiz, sevdiceğimiz başarılı bir Boluspor’u bekliyoruz.
Tüm hücrelerin sağlıklı olmasının yanı sıra,
Olabildiğince güçlü olmak istiyoruz,
Çünkü rakipler de güçlüyüm diyor ve çoğu da horozlanıyor,
Biz de sahalardayız, biz de büyük düşünüyoruz.
Futbol dünyasından ve bu ligden de geriye dönüş yok artık,
Sonra mı?
Herkes, her birim, her detay, her kişi tıkır tıkır işlemeli,
Güçlüyseniz eğer, o an da bitirmelisiniz rakibin işini.
O nedenle herkes görev yapan,
Bu farklı farklı hücrelerin kıymetini bilmeli.
Hastalanan hücreler de, can yakmadan bu aralar acil olarak tedavi edilmelidir.
Takımımız nezih ortamlarda, nefis imkânlar içinde çalışmaktadır.
Buna rağmen,
Hazırlık maçlarında Boluspor, tam keyif ve ümit veren oyununu oynayamadı.
Bu maçlarda olmayan bir şeyler vardı.
Gaziantep Büyükşehir Belediyespor maçında ortaya konan hayal kırıklığı maçı ve Yeni Malatyaspor maçları sonrası hepimizi bir düşüncedir aldı.
Peki, ne veya neler yapılmalıydı?
Bu maçlarda oyuna sonradan giren genç Emre ve genç Orhun oyuna pozitif hareket getirirken, bu değerlerin oyunlara maçın başında alınması gerektiği gerçeğini de ortaya koydu.
Geçmişte bizde takımı toparlayan bir Ramazan Sal’ın veya bir Veli Kızılkaya’nın rolünü üstlenen, takımı tümüyle toparlayabilme rolünü üstlenen, bunu da ortaya koyabilecek oyuncular rol almalıdır.
Veya bu rolü üstlenmesi gerekenlere bu görevin tam tevdi edilmediğini gördük.
Takımımız, tam olarak birbirini tanıyamamış