18/04/2011
Cumartesi günü kentimizdeyiz.
Bir kırgınlık var üzerimizde,
Antep deplâsmanından puansız dönmemizin “buruk acısı” üzerimizden daha gitmemişti.
Herkes, az biraz kızgın ve kırgın.
Sevenler haklı, ümitleri duvara çarpılanlar kaygılı,
sokaklarımızdaki bayraklarımız yorgun,
Ya Caner’in 4 maç ceza almasına ne demeli. Kural talimatnamede çok net. Rakibe tükürürsen cezası 4 maç men. Federasyon başkanının oğlu bile olsan, bu cezadan kurtaramazsın. Bile bile takımı yakmak buna denir işte, buna yanmak lazım.
Sahi, Caner yandı mı, mutlu mu, ne yaptı?
Neyse,
Bizler ümitlerimizin hamalıyız ya, umutlarımızı bu haftaya da taşıdık.
Hamallığa devam,
Zaten Boluspor’ u severken, şart koyarak yola çıkmadık ki.
Buradayız biz, Boludayız, bu coğrafyadayız, başka renge yelken açamazdık ki.
Başka takıma şiirler, şarkılar, ağıtlar yakmadık ki,
Derken,
Çaykur Rize maçındayız. Tribünler kısmen boşalmış.
Televizyonun da bu maçı naklen vermesi de taraftarın maça gelmemesi etkili oldu.
Bu nedenle tribünler yer yer boştu,
Hayal kırıklıkları doldurmuştu geride kalan boşlukları.
Ama
Ya karşılıksız sevenler,
Yüreğiyle sevenler gene tribünde, gene sahada, burada, hep ayakta.
Yüreğiyle, kesesiyle, sesiyle,
Yareni, çarşısı, 65 taraftarı,
Bolulu olup ta yüreği yananı, Boluya sevdalısı gene stadyumda, tribünde gene ayakta…
Ve
Maç başladı,
Üçüncü sıradaki Çaykur Rize 47 puanda, altıncı sıradaki Bolu 45 puanda.
İki takımda rakibi oynatmama düşüncesinde.
Yenecek bir gol, iki takım içinde, kaderi buruşturulmuş kâğıdın çöp kutusuna atılması gibi tüm sezonu çöpe atılacaktı, bu gerçekle maç başladı,
Bu stres iki takım oyuncularını gerdi.
Tabi de nereye kadar?
Yenilgi iki takımı da sarsacağı için, kenar yönetiminden Ümit Kayıhan ve Levent Eriş kenarda, bizlerde sahada ve maça gelemeyenler de TV başında sıkıntıdan terlemekte ve bunalmaktaydı.
Maç limoni bir tat altında oynanıyor, hep yan pas yapıyoruz, rakip geri çekiliyor, yalandan peşrev çekiyoruz. Stresten hata yapmaktan korkuyoruz.
Son demlerde Fabiano topu direğe vurmasa da üst tavana takılsa, bu gün baharımız olurdu.
Maçın hakemi ise anlamsız ve O da başka başka gergin. O adam, mahalle maçı bile yönetemez ki, neden Bolu’ya gönderildi, neyi yönetti, milleti taraftarları neden gerdi, sahadan neden adam gibi gidemedi bunu da kendine bir sormalı, MHKK de bunu adam gibi bir sorgulamalıdır.
Az sayıdaki Rize taraftarları çeşit çeşit utanılası küfürleri ettiler. Çok ayıp ettiler.
Ve pis seslerindeki küfürleriyle çekip gittiler.
Maç tükendiğinde, bitişimizle birlikte yüreğimizde kor halinde kalan kıvılcımımız var mı yok mu diye arıyoruz.
1965 ‘te yakılan ateşten kalan o ” kor” var.