Hiç kulaç attınız mı?
Doya doya yüzdünüz mü engin sularda?
Kurbağalama, serbest, sırt üstü ve karışık
Yüzebilmek nasıldır sizce?
Su sporlarından, yüzmeyi biliyor musunuz?
Bilmek gerekir mi?
*
Yunus Emre İlköğretim Okulumda çardakta oturuyorum.
Ramazan ayının sıcağını kesen gölgede, kendimi arıyorum
Derken,
Yavaş ve de sakin adımlarla geldi. Sade kıyafeti vardı
Yere bakan, ürkek ama illa da bir şeyleri çok ama çok anlatmak isteyen hali vardı.
Düzgün bir dille, “Okulumda ücretli-sözleşmeli öğretmen olmak istediğini” anlatmaya başladı.
Her kes gibi o da başlangıçta rutin kelimelerle mesleğini sevdiğini söyledi.
Az zaman geçti, anlatımın farklı rengi ortaya çıkmaya başlamıştı..
Kelimelerinde ve gözlerinde farklılık ve de kararlılık vardı.
Tecrübelerimi yokladım, riya olamazdı.
Değişik bir pencereden ayrı bir tarzda konuşuyor, yapmacık değil de, sakladığı hatıralarının ardından, çekingen, gurursuz ama onurlu davranıyordu.
Sessiz kalmıştım az biraz… O da yan tarafta sessiz kaldı biraz.
Çıt yoktu da, sessizlikle anlatılanlar ve de anladıklarım ne kadar da çoktu esasında
……
Dilekçe bırakması söyledim.
Başı öne eğikti, teşekkür etti. İzin istedi ve çekti gitti
Boluluydu.
Hanımefendiydi
*
Dilekçesi düzgün yazılmıştı.
Referansları ise epey ilgimi çekmişti.
Emsallerinin birçoğu yere basmadan gezip tozarken,
O, sadece mesleğinin ve ekmeğinin peşinde olduğu çok net anlaşılıyordu.
Öğretmendi. KPSS ‘de istenilen puanı alamadığı için atanamamıştı.
Dilekçesini aldığımda çok sevindi. Uzaklarda bir yerlere bakıyordu. Yüzüne kan can gelmişti. Çocuksu bir sevince büründü.
—Annem çok sevinecek, dedi.
—Babanda sevinir, dedim