22 Nisan Pazar Günü Atatürk Stadında, Boluspor - Denizli spor maçı şaşırtıcı bir sonuçla bitti.
Maça çok iyi başlayıp 2-0 ‘a getirdiğimizde, Veyselin rakip ceza alanı içinde kaleye 2 adımdan vurduğu ve rakip Denizlinin kale direğinden topun dönmesiyle birlikte, gol olmaması maçın aleyhimize kırılmasının başlangıcı oldu.
Denizlinin hocası Osman Özköylü, bu zamanlarda agresif hareketleriyle maça müdahil olarak takımını kenardan çok olumlu ateşledi. Bir ara uyarı alsada, maç sonuna kadar çok aktifti.
Bank Asya Liginin TV’den maçları naklen vermesi nedeniyle Denizli spor’u iyi tanıyorduk. Tanıdığımız kadarıyla çok iyi top dolaştıran, mücadeleci ve dirençli bir ekipti. Bolu’da da bu hüviyetine büründü.
Topa her alanda devamlı hakim oldular.
13 dakika içinde, şansın da yanlarında olması nedeniyle, 3 güzel gol attılar.
Bizim de bu 13 dakika da basiretimiz bağlanmıştı.
Ne olduğunu hiçbirimiz anlayamadık. İnanamamıştık.
Son yıllarda bu tür bir sonuçla karşılaşmamıştık. 35 dakika da toplam 5 gol hiç görmemiştik.
Denizlinin horozu çöplüğümüzde öterken, maç sonunda sahada ve tribünlerde sesszilik hakimdi.
Denizli öterken, izim seslerimiz ve ifadelerimiz kısıldı ve kısıktı.
Adana spor 2 puanla bizi geçse de, bu hafta 83 dakikaya kadar 1-0 zor öndeyken, rakip sol bek oyuncusunun kırmızı kartla atılmsıyla farklı skora gitti.
Yani ahım şahım bir oyun sergilemediklerini, sonra TV den geniş geniş izledik.
Adana’yı bir şekilde geçeceğimiz kanısındayım.
O zaman da son 3 maçımızı mutlaka almak zorundayız.
Bu Denizli yenilgisini hiç birimiz istemedik ve istemeyiz.
Ne var ki, bu maçta da istemesek te, maalesef yenildik.
Geriye 3 maçımız daha var. Kalplerimiz kırılsa da, gene de umudumuzu yitirmek yok.
Empati kurarsak eğer, takımımızdakiler ve taraftarlar isterler miydi yenilmeyi?
Elbetteki istemezdik. Sonuçta insanız. Bu sonucu da bu zaman da acı da olsa kabul edeceğz.
Yenildik diye de, iddiamızdan vazgeçmek gibi bir niyetimiz de olamaz.
Ümit gönlümüzün ekmeğidir. Bizim Boluspordan gayrı başka takımımız olmadığna göre, En büyük Boluspor deriz ve diyeceğiz.
Çalışacağız.
Önce önümüzdeki fırsatların varlığına bu zaman da, mecburen şükredeceğiz ve var gücümüzle çalışacağız.
Başka çare yok.
Bu aralar, yıkılmak ve yıkmak yok,
Üm