Boluspor Tuzlaspor özel karşılaşmasını, Bolu Atatürk Stadyumunda canlı olarak izledim.
Alacağımı aldım; göreceğimi gördüm.
Geçen sezondan kalanları, kiralıktan dönenleri, transfer edilen futbolcuları tetkik etme, okuma fırsatı buldum.
Hazırlık maçları;
Hepsini amahepsini geçiyorum.
Tüm bu mazeretler bi kulağımdan girer, öbür kulağımdan çıkar.
Böylesi beylik lafları, klişeleşmiş, ezber edilmiş cümlelere itibar etmiyorum.
Biraz daha gerçekçi ve çarpıcı yorumlar daha eftal ve yararlı olur! onu diyorum.
Hazırlık maçları;
Pekala takımın geleceğine dair önemli ipuçları verebilir
Hazırlık maçları;
Genel oyunun karakterini, amaçlanan planlarıpek güzel ortaya koyabilir, fikir verebilir.
Hazırlık maçları;
Teknik heyetin ne istediğini, futbolcunun ne verebileceğini gösteren en mühim karşılaşmalardır.
Hazırlık maçları bunun için vardır.
Hazırlık maçları da zaten bunun için yapılır.
O diil de!
Hazırlık maçı bile olsa bile, teknik heyeti de, futbolcuları da çatır çatır eleştirmekten çekinmeyeceğiz.
Ha! Böyle diyorum da; kütür kütür yazacak mıyım?
Elbette hayır.
Ama eleştireceğim.
Eleştirmek sadece eksikleri söylemek değil; bilakis övmek manasına da gelmeli..
O yüzden yanımdaki ile sohbet etmek yerine; pür dikkat maçı izledim ve yazacağım yazıma mevzu bulmaya özendim.
Sevgili Sacit Kilitçi’ye, Gökhan Karadeniz’in frikik atışı sırasında;
O da!
Nitekim top baraja çarptı ve sonuç çıkmadı.
Sacit Hoca “ bunu kast etmiştim” dediğinde ikimizde ne demek istediğimizi anlamıştık.
XXX
Sait Karafırtınalar Hoca sakin özelliğini ve beyefendi karakterini hem sahaya, hem tribünlere, hem de misafir takımın teknik heyetine hissettirdi.
Boluspor takım oyuncularının da, gerek yönetimim gerekse teknik heyetin tavrına, duruşuna uyum gösteren vücut dillerini sevdim.
Taraftarları heyecanlı ve neşeli gördüm.
Kapalı tribün tıklım tıklım dolu idi.
Taraftar şimdiden sezona ısınmış, tribünleri özlemiş görüntü verdi.
Taraftar; yüklemelerini yapmış, kondisyonu tastamam.
Moral motivasyonu yerine gelmiş..
Sesinin tenor, bariton, bas ayarları yapılmış.
Rakip takımın ataklarında yapılan protestoların akordu harikaydı.
Utku Cihan pırıl pırıl sesiyle golleri ve golcülerin isimlerini anons ederken stat adeta yıkılacak gibi oluyordu.
XXX
Boluspor Tuzlaspor’a nazaran daha iyi bir oyun ortaya koydu.
Daha ilk dakikada; Boluspor rakip sahaya oyunu yıkmasını bildi.
Tuzlaspor santrayı yapar yapmaz, Boluspor’un altı oyuncusunun rakip sahada konuşlanmasını; Normandiya çıkartmasına benzettim.
Buradan herhalde şu anlaşılıyor;
Boluspor oyununu ileride kurmaya çalışacak, defansını da orta sahaya kadar çıkaracak.
Tuzlaspor’un, forvetleri ve kontra atakları tehlikeli ve buna uygun atletik oyuncuları var.
XXX
Boluspor’da herkes topa yüzünü dönüyor.
Boluspor’un da bu mantalite ile bu sezon yüzü güler diye umut ediyorum.
Topla vakit geçirmeden, topla fazla oynamadan ama gerektiğinde fantezilerini de ekleyerek pozisyon üretmeyi biliyorlar.
Boluspor’da çok özel oyuncular yok.
Ve Fakat
İyi niyetli oyuncu çok.
Takımı alıp götürecek, sonuca direk katkısı olan oyuncular var mı?
Galiba şimdilik yok.
İleride olur mu? Olur!
Boluspor takım olma yolunda, gömleğin bir kolunu şimdiden giydiğini söyleyebilirim.
Tuzlaspor’un golü gelinceye kadar; Boluspor’un nerede ise üç farkla öne geçmesi işten bile değildi.
Birkaç atak ve bağlı tercihler boşa çıkınca; takım biranda strese girdi; oyuncuların bir kısmı oyundan düştü.
Bazı futbolcular oyun disiplininden koptu; ya da dikkat eksikliği yaşandı diyeceğim..
Bu dağınıklık iki dakika sürdü sürmedi; Tuzlaspor’un sürpriz golü geldi.
Tuzla ilk kornerini 39. Dakikada atmış, akan oyunda, gövdeli ve atletik Tuzla forvetleri orta saha bağlantılı kontra atakla karşılamanın 41. Dakikasında golü buldu.
XXX
Şunu açık ve net olarak söyler, arkasında da dururum.
Ben Boluspor’u oyun anlayışı olarak beğendim.
Takım olmak için çaba gösterdiklerindende eminim.
Ve Fakat…
Gerek takım olma, gerekse sonuç alma noktasında büyük sorumluluk iki oyuncumuza düşecek.
Hatta daha da ileri giderek;
Gözüm bu iki oyuncunun; iki Gökhan’ın üzerinde olacak.
Gökhan Karadeniz & Gökhan Alsan..
Bu iki tecrübeli ayağın, futbol adına daha fazla kıymet üreteceklerini biliyor ve buna göre vaziyet almalarını ve ağabeylik yapmalarınıöğüdüm olarak şuraya bırakıyorum.
XXX
Oyuna ve oyunculara gelecek olursak…
Oynanan oyunu beğendim; daha iyi olacağı sinyallerini aldım.
19 yaşındaki stoper Naby Youssouf Oularé’nin mücadeleci tarafına övgülerimi,
Tugay Kaçar’ın konsantrasyonuna sevgilerimi bırakıyorum.
Ozan Papaker’in iyi niyetini takdirle karşılarken, yorgun tavrına ve savruk haline ise şaşırdım.
Her iki devrede de;
Göze batan oyuncu da, gözüme batan oyuncu da bir elimin parmaklarını geçmedi.
Guy Lucien Michel Landel’in eski futbolunu hatırlatan enstantaneler görmek istiyordum olmadı.
Gökhan Alsan’ın zaman zaman Emre Belezoğlu tadında pas denemelerinin sayısının artacağına olumlu manada kanaat getirdim.
Burak Asan’ın onca tecrübesine rağmen bilhassa kaptanlık bandını taktıktan sonra bireysel hatalar yaptığını yazımın şurasına iğnelemek isterim.
Onu diyorum; bir de şunu!!!
Bir oyuncu kendi karakterine ve yeteneğine göre oynarsa; bu basit futbol oyununda pekala harikalar yaratabilir.
Bir hazırlık maçından ne beklediğimi bildiğimden, sık eleyip sık dokumayacağım.
Arda Köksal diyerek bitirmek isterim.
Takımın ilk ve ikinci yarı itibariyle göze batan, göze hoş gelen ve yaratıcı oyunu ve de sorumluluk alan farklı işler yapmaya azimli bu genci çok beğendim.
Bu çocuğa 10 numara da yakışır diye düşündüğüm anda; güzel hareketleri ile atılan golün sebebi oldu.
O diil de! galiba bi santrafor sıkıntımız var gibi.
Buna rağmen 3 gol fena da değil.
Fikir verir mi; elbette! Ve bilhassa ikinci yarı…