Boluspor;
Futbolcu almadan, futbolcusunu vermeden çok kıymetli bir transfer hamlesi yaptı.
Bu ilginç ticari atak, kulübe sadece maddi kazanç sağlamakla kalmadı.
Sonuçları zamanla ortaya çıkacak manevi tohumları da serpmiş oldu.
Ben bu transferin ticari getirisinden çok;
Aidiyet ve mensubiyet duygusuna katacağı enerjiye dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyorum.
Bu transfer;
Şehre büyük bir rüzgar olacak.
Bu transfer;
Tribünlere ses olacak, coşku katacak.
Bu transfer;
Şehri havaya sokacak.
Bu transfer;
Renkleriyle sahaya enerji yayacak.
Bu transfer;
Tek bir ses, tek bir yumruk, tek bir yürek olmanın keyfini yaşatacak.
Bu transfer;
“Küçük Şehrin Büyük Öyküsü” nün unutulmazları arasındaki yerini alacak.
Bu transfer;
Aidiyet duygusunu diriltecek, şehri bütünleştirecek, taraftarları yakınlaştıracaktır.
XXX
Yanlış anlaşılma olmasın!
Transfer derken;
BStore’un, mağaza ve depolarında bulunan ürünlerin taraftara arz edilmesini kast ediyorum.
Bu marifetli, cesaretli, kâr/zarar kaygısından uzak projeyi ve yönetimin ticari zekâsını tebrik ediyorum.
Ve Fakat.
Açıklamalar, ticari manada doğru; aidiyet ve mensubiyet duygusuna kattığı katma değer bakımından eksik kalmış.
Nitekim!!
“Amaç Bolu'da yaşasın yaşamasın Boluspor sevdalısı her eve bir Boluspor ürünü satmak.”
“Öncelikle Boluspor’umuza gönül verenlerin bu kampanyaya yoğun bir ilgi göstereceğini umuyoruz.” cümlesini,
Bu her iki birim açıklamasını; ticari aklın, yönetimsel tecrübenin ürünü olarak şuraya koyuyor; cevap hakkımız doğarsa diye şurada bekletiyorum.
Ne diyordum;
Yüzde elli indirimli kampanya bile tek başına alkışlanacak kadar değerli.
Bir günde, bir sezonluk ürünün satılması da ayrı bir yazı konusu olacak kadar kıymetli.
Onu diyordum.
XXX
Boluspor, bu kampanya ile sadece para girdisi sağlamadı.
Boluspor’un;
Manevi kasası da doldu, tüm şehir renklerine yeniden kavuşmuş oldu.
Boluspor;
“Satmak” fiili ve “Satın Almak” fikri ile şehri aidiyet ve mensubiyet duygusu ile buluşturdu.
Yönetim;
Hem depoda bekleyen önceki firmanın ürünlerini elden çıkarmış,
Hem yeni firmanın ürünlerinin önünü açmış,
Hem de taraftarını, sporseverini, spora gönül verenleri, kırgınları, küskünleri, hemen hemen herkesi yüzde elli indirim cazibesi ile BStore üzerinden Boluspor ile buluşturmuş oldu.
XXX
Bu manada;
Boluspor teknik direktörü Ahmet Taşyürek’in akıllı, uyumlu, yürekli, inançlı bir şekilde, kulübüne duyduğu mensubiyet duygusu üzerinden kurduğu cümleleri takdirle karşılıyorum.
Ahmet Taşyürek;
“Ben şehrime şunu söyleyebilirim. Koşan, mücadele eden, sahada yüzde yüzünü vermeye çalışan ve bütün yüreğiyle armanın hakkını veren bir takım için çabalayacağız”
“Ancak biz ligde saygı duyulan arması ve mesleği için mücadele eden bir takım olacağız bunun sözünü verebilirim.”
Bu proje, hamle ve cümlelerin mutlaka bir karşılığı olmalıydı.
Nitekim;
BStore bir haftadır cazibe merkezi haline geldi.
BStore mağazasından alışveriş yapan şahsiyetleri hem çıplak gözle hem de spor sayfalarının manşetlerinde, gazete sayfalarında sıklıkla görüyoruz.
Boluspor herkese sirayet ediyor. Bu seyri iyi tutmak ve dikkatle takip etmek lazım.
XXX
Kongre ile başlayan ve yönetimde kendini gösteren geniş yapılanma, görünür/görünmez destekler ürünlerini vermeye devam ediyor.
Transferin sakinliği,
Teknik heyetin dinginliği,
Sportif direktörün gençliği,
Kurumsal kimlik ihtiyacı,
Yönetimin elbirliği ve imece kültürü,
Beypiliç gibi Bolu’nun mühim ticari aktörünün başrol oyuncusu olma fikri (yazımı yazarken netleşmemişti) mühim işler.
Beypiliç’in isim sponsoru olma hassasiyeti bu açılardan baktığımızda daha anlaşılır hale gelebilir.
Boluspor Başkanı Abdullah Abat’ın tüm bu olanlardan haberdar olmaması mümkün değil.
Elbette ve galiba son noktayı o koyuyor ve son imzayı o atıyordur ama sahneye nerede ise hiç çıkmıyor.
“Az konuşan hata yapmaz, az konuşan çok iş yapar” sözümü doğrular nitelikte bir çizgisi var.
XXX
En son sportif direktör de konuştu işte!
Ne oldu?
Genç haliyle yıllarını döktü; sonra içini..
“6’sı Başakşehir olmak üzere 12 yıl süper ligde sportif direktörlük” diye söyleyince; iksir yutmuş gibi oldum.
Süper bir toplama yapmış, bende 18 yılı bulmuştum.
Sonradan ay’dım.!
Hepsi hepsi on iki yılmış.
Bir de;
Barbaros Gözneli’nin.
“Kısa vadeli ve orta vadeli bir yönetimle karşılaştım”
“Bu beni açıkçası çok şaşırttı”
Cümlesinin izaha muhtaç olduğunu söyleyerek yazımı bitireyim.
Ayrıca;
Mali disiplin, bütçe, transfer, vizyon açıklamalarını dikkatle okudum.
Notlarımı aldım.
Tabii.
Ben de çok şaşkınım!