Aşağıdaki satırları yazmaktaki amacım, mağlubiyet için suçlular aramak değil, doğru aramak için kafa yormaktır.
Her maç öncesi olduğu gibi mutlaka Sakaryaspor ile ilgili analizler masaya yatırılmış, buna bağlı olarak da antrenmanlar yapılıp taktikler belirlenmiştir.
İyi de eksik olanlar nelerdi ki yenildik?
Maç öncesine baktığımız da, Sakaryaspor tarafında kriz vardı.
Bir hafta öce Adanaspor deplasmanından bir puan almaları biraz moral motivasyon sağlasa da, cezalı ve sakat futbolcularının oluşu, seyircilerinin cezalı olması Sakaryaspor için olumsuzluktu.
Boluspor olarak biz her anlamda üstün olan taraftık, her ne olursa olsun bu maçı kazanmalıydık.
Kazanamadık!
***
İsmail Arslan kardeşim bana ‘ Hocam yazılarınızda veya yorumlarınızda bizim gördüklerimizden daha farklı şeyler yazmalısınız veya söylemelisiniz’ der.
İsmail kardeşimin sözünden yola çıkarak ve tecrübelerime dayanarak, Sakaryaspor mağlubiyetinin nedenini, ’Yetersiz motivasyon’ olarak akıllara düşürebilirim.
‘Hayır, motivasyonumuz da tamdı’ deniliyorsa…
O zaman ‘Ağır saha şartlarında oynanan Şanlıurfaspor maçı etkili olmuştur.’ diyerek ayrı bir yol açabilirim.
Çünkü bu maç normal bir maç değildi, futbolcularımızın sadece fiziksel olarak değil, beyinsel olarak da çok yoruldukları ve olağanüstü bir efor sarf ettikleri bir müsabakaydı.
Kazanmak için her şeyi yaptılar, çok yıprandılar.
Sonrası ise iki gün izin…
***
İşte burası ÖNEMLİ, futbolcular acaba bu izni, profesyonel futbolcu gibi düşünüp, profesyonel futbolcu gibi geçirip iyi DİNLENEBİLDİLER Mİ?
Böylesine ağır bir müsabaka sonrası boşalan glikojen depolarının yenilenmesini ve hasar gören kasların onarılmasını sağlayan BESİNLERİ ALABİLDİLER Mİ?
***
Bence dinlenememişler, bence iyi beslenememişler.
Aksi olsaydı Sakaryasporlu oyuncuların koşularına koşu, mücadelelerine mücadele, hırslarına hırs ile cevap verebilirlerdi.
Veremediler…
Daha önceki maçlarda ki kazanma azimlerini bu maçta gösteremediler.
***
Yukarıda da ifade ettiğim gibi niyetim doğrulara ulaşmak. Dün haklı olarak yere göğe sığdıramadığımız teknik heyetimizi ve futbolcularımızı bugün yapılan acımasızca eleştirilerden kurtarmak.
Eğer bunu yapmaz isek, o zaman analizlerin yanlışlığı, hocamızın futbolcu tercihleri, yaptırdığı antrenmanlar veya maç taktiği ya da futbolcuların gayretsizlikleri gündeme gelir.
Ki
Bunu istemeyiz.
Bakınız bir tespit daha yapayım, Şanlıurfaspor’ da bu hafta kendi sahasında Keçiörengücü’ne mağlup oldu. Onlar da 60. Dakika dan sonra oyundan düştüler.
Onların dinlenmeye fırsatları yoktu, çünkü Bolu’dan Şanlıurfa’ ya yorucu bir yolculuk yaptılar ve bizden de bir gün önce oynadılar.
***
Köşe yazımızı bir anı ile sonlandıralım mı?
Ali Kemal Denizci Hocam üst düzey futbol oynamış yıldız bir futbolcuydu.
Ona yardımcı hocalık yaptığım zamanlarda bol bol sohbet etme imkânı buldum, futbolculuk hayatındaki hatıralarını dinledim.
Bana ‘jet’ diye hitap eden hocamın değişik bir anlayışı vardı. Her zaman değil, ama ağır saha şartlarında oynanan maçlardan sonra takımı bir gün kampa alırdı.
Kendisine nedenini sorduğum zaman şu cevabı aldım.’ Jet! Futbolculuk hayatımızda izin günleri kendimize çok iyi bakmazdık. Bir sonraki maça çıktığımızda da istediklerimizi sahada yapamazdık. Ağır saha da oynanan maçlardan sonra takımı kampa alıyorum. Çünkü çok yoruldular, vücutları çok şey kaybetti. Bu kampla hem dinlenirler hem de verdiğimiz besinler ile kaybettiklerini kazanırlar’ derdi.
Bilgi, tecrübe ile taçlanırsa daha anlamlıdır efendim.
03.12.2024
Muharrem Demirel