Din görevlisine, ressama, kereste tüccarına, yemyeşil ağacı gösterip ‘sana ifade ediyor? Diye ayrı ayrı sormuşlar.
Din görevlisi, ‘ Güzel Rabb’im ne güzel yaratmış.’ cevabını vermiş. Ressam, ‘Renklerin güzelliği harika, gövdeden yukarıya doğru çıkan dallardaki kıvrımlar müthiş.’ Demiş. Kereste Tüccarı ise ‘Bundan ne güzel mobilya olur’ diyerek kendini ifade etmiş.
‘Hocam ne demek istiyorsun?’
‘Aynı şeye bakılmasına rağmen, farklı şeyler düşünülüyorsa; hareketli bir oyun olan futbol müsabakasında, tribünde oturanlarında AYNI şeyleri düşünmesi mümkün değil.’ Diyorum.
***
Mesajımızı verip, maça gelecek olursak…
İlk yarı kalemizde ilk dakikalarda bir pozisyon gördük. Aman aman bir futbol oynamasak da, ilk iki maça göre daha iyiydik.
Oyunu istediğimiz gibi yönlendirdik. Oyunu rakip sahaya yıktık, eskiye nazaran 3. Bölgede biraz daha fazla çoğalmasını bildik.
Hatları pas trafiği ile geçmeye çalıştık, kanatları daha iyi kullanmaya. Çok koşan çok mücadele eden futbol ile tribündeki taraftarı da memnun ettik.
***
Dışarıdan gördüğümüz kadar, beşli savunma anlayışında değişiklik yok.
Ancak
Hücumda farklı, savunma da ayrı bir anlayış var.
Mesela Naby Yusuf; stoper mevkiine hapsedilmemiş. Koşmak, mücadele etmek isteyen bir YARIŞ ATI olduğu fark edilmiş. Özelliklerini kullanmasına fırsat verilmiş.
Yusuf savunmada görevini yaptığı gibi hücumda da etkili oldu. Orta sahaya destek verdi, sol taraftan yıpratıcı bindirmeler de yaptı.
Naby Yusuf’un aynı şekilde sağ tarafta oynatıldığını düşünüyorum da…
***
İkinci yarıya gelecek olursak…
İlk yarının son dakikasında golü atıp, rakibi moral olarak çökertmiştik. İkinci yarıda da sistem ve oyun anlayışı olarak aynı şekilde devam edebilmiş olsaydık, rahatça bir galibiyet alabilirdik.
Ancak…
İkinci yarı oyun daha çok bizim yarı sahamızda oynandı.
Bu durum Esenler Erokspor’un, yeni taktikler geliştirmesinden değil, bizim futbolcuların skoru sağlama almak için biraz daha fazla geriye yaslanmasından kaynaklandı.
Orta sahada hâkimiyetimiz azaldı. Kendilerinden çok şey beklediğimiz oyuncularımız yoruldular. Dolayısıyla da forveti topla buluşturma şansımızda tesadüflere kaldı.
Ve
Bir hata ile golü de yedik.
***
Golden sonra tribünde homurtular başladı, memnuniyetsizlikler çoğaldı, o güzel bakan gözler başka türlü bakmaya, eksik aramaya başladı.
‘Eyvah! Yine mi bir puana razı geleceğiz’ dedik.
Korktuğumuz olmadı, çünkü futbolcular teslim olmadı. Golden sonra bir panik havası yaşanmasına rağmen çabuk toparlandık.
Ve
Avramovski’ nin golü ile galip duruma gelince, maçta 2-1 lehimize bitince hepimiz bayram havası yaşadık.
***
Burak Asan’ a gelince…
Burak Asan, oyun kuran, kanatlara paslar atan, attığı derinlemesine paslarla forveti gol pozisyonları sokan bir 10 numara değil ki. Demem o ki; saha da her oyuncunun görevi başka.
Yukarıda ki satırlarımda da ifade ettiğim gibi herkesin futbola bakış açısı farklı. Ben Burak Asan’ ın bu maçta oyuna katkı anlamında, kendisine verilen GÖREVİ iyi yaptığına inanıyorum.
25.08.2024
Muharrem Demirel
1 yorum yapılmış
Hocam sendede sürekli bi Burak asanı koruma savunma durumu hasıl oldu çoğunluk Burak asanın iyi olmadığını düşünüyorsa iyi değildir yani Avramovski ye bir kişi laf edebiliyormu burağı savunacağınıza söyleyin çok çalışıp kendini geliştirsin