Bir iş vardı bunun içinde.
Şaşırtıcı şekilde patırtısız kütürtüsüz biten iç dış transferler.
Sadece bir kere görüşme sonrasında; hooop hemen atılan imzalar ve bayrak önü çekilen mutluluk fotoğrafları.
Normal değildi bu.
Pazarlığı bu kadar kısa süren transfer görüşmeleri; ya yöneticilik başarısıydı, ya da istenilen miktarın karşıya verilmesiydi.
Günlerdir korunduğu söylenen iskelet ve onlara katılan yeni transferleri gözlemledik, bizde elimize kalem kâğıt alıp alınanları yerlerine yerleştirdik durduk.
Kadro olmuş muydu? Hayır, eksikti. Eksikler güya gençlerle doldurulacaktı.
Ben demiyorum, Başkan diyordu.
Ve ekliyordu; “Ali hoca cesaretli olacak!”
Olacaktı olmasında da arkası da durulursa. Birazcık işler kötü gitse; tartışmaya açılacak makamın kendi makamı olacağını pekâlâ biliyordu Ali hoca. Yani pekte arkasında durulamayacağını…
Hal böyle olunca o da unuttu sözlerini, o da herkes gibi hazır oyuncu isteyecekti.
Sanki kaderdi, kaderimizdi bu.
Fırsat bu fırsat oda kariyerine oynayacaktı.