Evet önemliydi Gençlerbirliği maçı ama sadece liderlik rekabeti ve onun getirisi olan müthiş keyif için.
O kadar!
Kendi sahamızda dört puan kaybedip bunu zor deplasmanlarda zar zor geri kazanmaya çalıştığımız bir Giresun ya da Altay maçı değerinde değildi bana göre.
Çünkü karşılaşma öncesi puan durumundaki yerimizle liderlik rekabetimizin olduğu ancak ilk iki için ise önemsiz bir rakipti bizim için Gençlerbirliği.
Çokta bozmadan oturmuş süper lig kadrosuyla bu takımın ligi forse edeceği düşünülürse, her takımı bizi mağlup ettiği gibi ettiğinde sorun olmayacağını görmek lazım.
Hatta bu mağlubiyetten sonra kalan tüm maçlarda bir miktar da Gençlerli olmak durumundayız artık.
Geçmiş olsun diyelim.
Rekabetin doğasında olan maç öncesi yaratılan final havası keşke ileride bize gerçekten rakip olabilecek, puan kaybettiğimiz Altay ve Giresun maçları öncesi yaratılabilseydi.
Aslında önemsiz görülebilecek bir başka konuda, yaratılan bu havanın oyuncu ve taraftar üstünde yarattığı negatif unsurlar. Gereksiz stres, gerginlik, sinirlilik, aşırı motivasyonun getirdiği ruhsal ve fiziksel yorgunluk hali. Daha da ileri götürdüğümüzde tükenmişlik sendromu gibi...
Tüm bu bağlamda; mental olarak rahat olmaya hazırlanmadığımız bir ortamda sahaya sürülen bir takım görüntüsündeydik dün akşam. Türbinlerde öyle. Bu durumun bize değil rakibe yaradığını söylememe gerek yok herhalde.
Oysaki “beyler; rakip bizim için öncelikli hedef değil, yenseniz de yenilseniz de kabulümüz. İleride bize sıkıntı olacak cezalı, sakatlık gibi durumlara düşmeyelim. Normal bir maçmış gibi futbol hayatınızda her zaman nasip olmayan şu güzel ortamda çıkın keyif alın, keyif verin” edasıyla şu maça çıksaydık inanın istediğimiz sonucu alabilirdik.
Çok telaşlı oynadık. Rakip orta sahasından kalecimize gönderilen geri paslar bunun kanıtı gibiydi. Birazda güç dengesi karşı tarafa doğru bozuktu belki. Defans hattı işini yapmaya çalıştı. Ümit’in az farkla dışarı çıkan pozisyonu gol olsa fazlasına da imza atacaklardı, olmadı. Forvet yine sessiz kaldı. Orta saha böylesine kuvvetli takımlara karşı sos verdi, yumuşak kaldı.
Boluspor'un çok iyi bir orta sahaya ihtiyacı var. Yusuf Emre, İshak ve Akabueze çalışkan oyuncular ama topu ileriye sağlıklı bir şekilde taşıyamıyorlar. Aksıyor orası.
Bu yüzden büyük maç kazanamıyor, bu tarz maçları hep kaybediyoruz.
Son 10 dakika ezbere oynar gibi kafa kaldırmadan oynadık. İçeri çevrilmesi gereken yerde şut, şut atılması yerde kenara pas yaptık. Kısa pas yapamadığımız gibi uzununu da beceremedik.
İşin özü bu kadar ilerlemişken bir iki kaliteli ayağa ihtiyacımız var. Yoksa sezon çok düz olan bu orta saha varlığı yüzünden tahminimizden zor geçer.
Birde bunların yanına golcü ve iyi olduğunu düşündüğüm forvetlere asist özelliği olan bir kanat forvete ihtiyacımız var.
Necip Başkanın dikkatine!
Mental ve diğer unsurlar bakımından ne kadar yara aldığımız bilinmez, ama bir an önce ne varsa sarıp önümüze bakmalıyız.
Karabük maçı sonrası Denizli ve Antep maçları en az bu maç kadar zorlu olacak, ona göre!