Galibiyete önce sevindik, sonra ancak yerinde saydığımızı gördük; diğer sonuçlar gelince.
Altta üstte tüm rakiplerimiz kazanınca, kırmızı bölgenin dışında kalmak sadece birkaç saat sürdü bizim için.
Bu durum aslında sürpriz değil. Kalıcı kurtuluş için zaten 7 galibiyete ihtiyaç vardı, biri geldi altısı kaldı. Kalan maç sayısı 12 olunca 6 galibiyetin karşılığı ise mutlak seri yakalamak.
Kısaca rakiplere bakmadan 42 puana ulaşmak…
Şimdiye kadar 24 maçta 24 puan toplayarak maç başına 1 puan ortalamasını tutturan takımımız; bundan sonraki maçlarında bu ortalamayı neredeyse ikiye katlamak zorunda.
Son beş maça baktığımızda bu ortalamaya yaklaşmak bile neredeyse imkânsız. Birde Yılmaz hocanın galibiyeti olmasa.
Adanaspor’un son haftaların çıkışta takımı olan Fethiye’yi kendi sahsında yenmesi, Linyitspor’un şampiyonluğa oynayan güçlü Mersin’e 4 atması, zorda denilen Denizli’nin rakibini kolay geçmesi zaten her camianın artık konsantrasyonunu en üst seviyelere taşıdığının bir göstergesi gibi.
Hep beraber bizde herkes gibi sihirli hamleler, görmediğimiz, duymadığımız çalışmalar bekliyoruz yönetenlerden. Kimseye kanmadan, en azından geçmiş ve kağıt üzerindeki istatistiklere de bakarak.
“Ben bu takımı yüzde yüz kümede bırakırım!” sözüne hiç kanmadan.
Verdiğimiz nefesin geriye alınmasının bile garanti olmadığı şu hayatta bu nasıl bir iddia. Hem de bu cadı kazanı klasmanda.
Sorarlar adama; şimdiye kadar sen bu